Yaşadığınız evin veya binanın yakınlarında ağaçlar var ve bu ağaçların evinizin temeli ile ilgili nelere dikkat etmeniz gerektiğini, bir ev inşa etmeye hazırlanıyor ve ağaçların binalarımızın temellerine etkilerini öğrenmek istiyorsanız doğru yerdesiniz. Bugün ağaçların binalarımızın temellerine etkilerini inceleyeceğiz.
Herkesin hayalidir yeşil bir yerde yaşamak doğayla iç içe olmak. Bundan dolayı evlerimizin, binalarımızın yakınlarına ağaçlar dikmek isteriz. Diyelim ki binamızın bahçesine ağaç dikmek istiyoruz ama ağacın komşumuza, binamıza ve kendine zararı olmaması gerekiyor. Şimdi soracaksınız ağaç dikmenin neresi zararlı diye ağaç dikmenin zararı yok elbette ama doğru şekilde dikilmesi ve bakılması şartıyla.
Öncelikle ağacın türü, bahçemizin toprak özellikleri ve binamızın temel yapısını dikkate alacağız, bu faktörler birbirlerinin etkisini artıran veya azaltan özelliklerdir. Bundan dolayı her yerde her zaman geçerli sayılabilecek öneriler değildir. Eğer yakınınızda böyle bir sorunla karşı karşıya kaldıysanız mühendis veya teknikerden mutlaka yardım isteyiniz.
Ağaç Türü Seçilirken Nelere Dikkat Edilmelidir?
- Taç büyüklüğü
- Ağacın şekli
- Kök büyüklüğü
en önemli 3 faktördür.
Ancak, ağaç türlerinin kökleri uygun toprak şartlarında oluşabildiğini de unutmamanız gerekir. Ağacın toprağında yapılan işlemler kök yapısında değişimlere neden olur. Örneğin bahçede yapılan sulamalar sonucu kökler, hidrotropizm (rutubete yönelme) ile su açısından zengin toprak tabakalarına yönelir, simetrisi bozularak yayılır. Ama unutulmamalıdır ki ağaçların köklerinin önünde engel yoksa köklerin yayılım alanı ağacın taç genişliği kadardır.
Kuraklığın hüküm sürdüğü yerlerde, kök yayılımının su bulmak amacıyla daha da genişlemesi mümkündür. Kök, binaya ulaşırsa atık su hatları etrafında dolanıp atık su hatlarına zarar verebilir. Çatlaklar veya delikler olması halinde ince kökler içeri işler, gelişir ve tıkanmalara neden olur. Bunun dışında köklerin doğal gaz hatlarına ve toprak altı elektrik kablolarına yakınlığı da dikkate alınmalıdır.
Binalara çok yakın dikilmiş ağaçların kökleri genelde, temeli tahrip edecek yeterli basınç oluşturamaz. Ancak çok ince kökler su bulmak için betonarme olmayan temellerdeki çatlaklara veya küçük deliklere işleyebilir.
Ağaç köklerinin en bariz ve kötü etkisi; temel duvarları arasına toprak doldurulmuş yapılarda görülür. Eğer ağacın bulunduğu tarafta binanın mutfak, tuvalet veya banyo giderleri varsa ve buralardan atık su sızıntıları oluyorsa, kökler temel duvarını dipten aşar ve tekrar yukarı doğru yönelir. Bu yüzden binanın zemin döşemesinde bozulmalar bile oluşabilir.
Uzun ağaçlarda kök sorunlarından kaçınmanın bir yolu, ağaç ile bina arasında ‘güvenli bir mesafe’ sağlamaktır. Bazı ağaç türlerinin diğerlerinden daha fazla soruna neden olması muhtemeldir. Örnek verecek olursak incir ağacının kökleri aşırı sık, güçlü ve genişlerdir, suyu da çok sever. Diğer kökler gibi bir engel karşısında kök, o engelin etrafını dolanmak yerine, onu delip geçer.
Ağaç köklerinin binanın bodrum katının betonarme veya örme duvarına köklerin taşıdığı suyun duvarın toprak kaplı dış yüzünde birikmesi sonucu duvar direncinin düşmesi ile duvarda çatlamaların oluşması sonuçta su sızıntısının bina alt bölümlerine geçmesine neden olmaktadır.
Evin dış duvarlarındaki sarmaşıklarda, tuğlaya ve taşlar arsındaki derzlere zarar verdiğine dair önyargı oldukça yaygındır bu özellikle eski kagir binalar için geçerlidir tuğlalar veya taşlar arasındaki derzlerin sıvası veya harcı kötü durumda olduğunda, sarmaşık bir kez bollaştıktan sonra şüphesiz duvar yapısını zayıflatır.
Kökler nemi emerek büyürler, bundan dolayı dış duvarlara tel ızgara sistemi düşünülmesi hem dış görünüş açısından hem de bina sağlığı açısından verimli olacaktır.
Bazı bilimsel verilere göre : Yetişkin ağacın kesilmesi veya kaldırılması halinde killi toprak kazandığı suyu alacak kökler olmadığında su ile doygun hale gelir ve adeta “şişer”. Bu durumda “oturmanın “ tersi olay olur ve temel yükselir. Yani, yakındaki gelişkin bir ağacın kaldırılması da zarar verebilir. Sonuçta, evin yapısında genelde gözle fark edilemeyen, ancak pencere pervazlarının çatlayıp yükselmesi ile ortaya çıkan durumlarla karşılaşılır.
İnanmak biraz zor ama yapılan bir bilimsel araştırmaya göre 1976’daki kuraklığın ardından İngiltere’de bu tür 11.000 olay olmuş ve binalara en zararlı ağaç türlerinin meşe, kavak, ıhlamur, dişbudak ve çınar olduğu saptanmıştır.
Kentsel Yeşil Alanların İşlevleri
Çevre kontrolü için kentsel yeşil alanların işlevleri çoktur:
- Ağaçlar, kentsel alanlarda iklim değişikliğinin etkilerini hafifletmeye yardımcı olan karbonu depolar.
- Ağaçlar yerel iklimi iyileştirerek ısınma için kullanılan enerjiden % 20-50 tasarruf etmeye yardımcı olur.
- Kentsel alanlara stratejik olarak yerleştirilmiş ağaçlar havayı 8 ° C’ye kadar soğutarak klima ihtiyacını % 30 azaltabilir.
- Şehir ağaçları, zararlı kirleticileri ve ince parçacıkları ortadan kaldıran mükemmel hava filtreleridir.
- Ağaçlar, evleri yakındaki yollardan ve endüstriyel alanlardan koruduğu için gürültü kirliliğini azaltır.
- Kentsel alanlardaki ve çevresindeki ormanlar suyun filtrelenmesine ve düzenlenmesine yardımcı olarak yüz milyonlarca insan için yüksek kaliteli tatlı su sağlanmasına yardımcı olur. Ormanlar aynı zamanda su havzalarını korurlar ve suyu dallarında ve toprakta depolarken taşkınları önlerler.
- Şehirlerin içinde ve çevresinde iyi yönetilen ormanlar ve ağaçlar birçok bitki ve hayvan için yaşam alanı, yiyecek ve koruma sağlayarak biyolojik çeşitliliğin korunmasına ve artırılmasına yardımcı olur.
- Şehirlerde ve çevredeki ormanlar turizm üretir, on binlerce iş yaratır ve şehir güzelleştirme planlarını teşvik ederek dinamik, enerjik ve gelişen yeşil ekonomiler inşa eder.
- Ormanlar da dahil olmak üzere kentsel yeşil alanlar aktif ve sağlıklı yaşam tarzlarını teşvik eder, ruh sağlığını iyileştirir, hastalıkları önler ve insanların sosyalleşmesi için bir yer sağlar.